26 Haziran 2012 Salı

yaz gelmiş hoş gelmiş

Yaz geldi ya ne güzel... İçim kıpır kıpır. Bahar aylarındaki huzursuz halim kalmadı. Çıktım bahar depresyonundan.
Ama içimin kıpır kıpır olması bir işe yaramıyor. Sönüp gidicem diye korkuyorum ey dostlar!

Ben yazın çalışmayı sevmiyorum. Yazın çalışmak istemiyorum. Muhtemelen de ilk ve tek değilimdir. Yine de dile getirme hakkım var değil mi?
Çalışmıyım. Arkadaşlarım çalışmasın, sevgilim çalışmasın. Ya daha doğrusu tam çalışmamak değil bu. Mesela sabah 9.30 akşam 16:30 yapabiliriz çalışma saatlerini. Bir de fazla mesai yok ama. Kesinlikle yok. Havanın kararmasına çoook varken çıkabilelim işten. 5 çayını deniz kenarında içelim. Heryer, herkes cıvıl cıvıl, pozitif, içimizi dinlendirelim. 1-2 saatliğine güneşlenebilelim. Hatta denize de girebilsek keşke. İstanbul temiz olsa. Yüzmeyi en sevdiğim zamanlardır akşam üstleri. İnsanlar işten çıkıp sahillere koşsalar. Avusturalya'ya mı gitsem n'apsam?
Böyle bir hayat istiyorum işte.

Yoksa yaz geçip gidiyor, sadece haftasonlarından ibaret oluyor. Hafta bitsin haftasonu gelsin diye beklerken hiçççç anlamadan bir bakmışız eylül. Sonra "yaaa ne çabuk geçti yaz!"... Geçer tabi, haftasonlarını saya saya koca haziranı bitirdim. Ne kaldı ki geriye. 
En uzun günü geride bıraktık diye içim kan ağlıyor resmen.

Bu kadar mutsuz olmamın bir nedeni de şehir dışında oturuyor olmam tabi. Yaz gelince insan ister istemez aktifleşiyor. Sonra yoruluyorum ben. Yaz bittiğinde hep çok yorgun oluyorum. Çünkü muhtemelen bir şeylere yetişemiyor oluyorum ama herşeye de yetişmek istiyorum.

Dırı dırı dımmmm.... Alakasız bir şarkıyla bitirmek isterim efenim: Yazzz bitmeden gel, yapraklarım solmadan, narlar olmadan gellll


Not: Şu fotoğraftaki de hayalimdeki ev bu arada. Manzara bu işte yaaaa, arkası da orman mesela bunun. Ön pencere göle, arkadaki ormana bakıyor. Ama komşular da olsun. Komşusuz olmaz. Harika değil mi!:)

Muguet