27 Ağustos 2010 Cuma

Sadece 1 hafta

Öyle değil ama. Sadece 1 hafta gibi değil.

Şimdiden çok özledim, daha yanımdan giderken başladı özlemim.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

alışamamak...

Burayı sevdim.

Ama alışamıyorum bir türlü tam olarak. Çünkü işin içine giremedim bir türlü.

Mezun olduğum zaman ilk işe girişim, öğrencilik dönemimde çalıştığım sektörde olmuştu. Dolayısıyla direkt başlamıştım işe, bir haftalık geçişin ardından.p
Sonra bundan önceki iş yerime geçişimde tamamen farklı bir sektörün içine düşmüştüm ama birinin yerine işe girdiğim için, bana 4 günde işi devretti ve çekip gitti. Ne yaptıysam kendim yaptım.

Sonra buraya geldim. Evet, istediğim ortam. Çok sevdim vs. Ama çalışmıyorum. Sıkılıyorum elimde değil. Sorumluluğum yok ve bu hiç bana göre değil, kendimi kötü hissediyorum. Okuldan yeni mezun ve deneyimsiz gibi. Tamam, sektörde deneyimsizim ama daha hızlı bir iş aktarım süreci bekliyordum ben.

Bu şekilde nasıl adapte olucam bilmiyorum.
Herkes çok genç aslında ama sanırım aktarım konusunda çok hızlı bir yer değil, sıkılıyorum doğal olarak. Sonrasında yeterli verimi alamamaktan korkuyorum.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

yeni bir iş...

Mükemmel bir haftasonuydu.

Doğumgünümdü. İnanılmaz eğlendim.

Sonra dün gece geldiler bana. "Yeni iş"imin ilk günü olcak ya bugün, Allah'ım nasıl mutsuzum, nasıl gergin. Nedir içimdeki bu ilk gün ezikliği anlamıyorum.

Nerde ilk gün, ben orda ezik, sessiz, korkak, pasif... Iyyyy iğreniyorum valla bu "ilk gün" olaylarında kendimden.

Neyse ki ilk gün kazasız belasız bitti.

Bi ay geçse de bir an önce, ben alışmış olsam, kendi kişiliğime dönmeye başlasam yavaştan.

Çok hevesliyim bu defa... İşle ilgili hep yaşadığım o iç sıkıntıları, 'nolucak acaba'lar yok bu sefer, heyecanlıyım sadece.

Bi mesailer var gözümü korkutan, belki onlar da tahminimden daha azdır, umarım...

Ama ama ama bi sorunum var: KIYAFET
Napıcam ben yaaaa? Çalıştığım yere göre zibidi kalan kıyafetlerim dışında giyceğim pek bişi yok. Seçeneksizim... Yeteri kadar param da yok. Bak ayın 9'u bugün, bir kartım limit vermemeye başladı bile. Hayır zaten ödemeyemiyorum kartlarımı, dolup dolup kalıyo öyle...

Neyse ben bi iki kıyafet denemesi daha yapıyım, bu haftayı bi çıkarıyım da gerisini sonra düşünürüz artık...

4 Ağustos 2010 Çarşamba

yorgunum dostlarım yorgunum artıkkkkkk

Her yerim ağrıyo, ütümden tır geçmiş gibiyim.

Haftasonu sevgilim taşındı. Çok güzel lan evleri. Büyük ve derli toplu. Çok sevdim. Ama hala benimseyemedim evlerini, kurstan çıkınca ayaklarım eski evlerine gidiyo:p

Neyse. Şimdi geçen Cuma toparlıyoduk evi. Sevgili regl dönemim bi hafta önceden gelmeye karar verince, bi hafta önce de belirtileri başlayınca, ben zaten hiç bir işe başlamadan daha, yorgun, şişkin, sinirliyim. Bi de taşınan evi toparlamak ne zormuş Allah’ım. Öldüm kaldım, yığılsam bi yere kalkamazdım.

Sonracıma Cumartesi de kuzenimin nişanı vardı, ayağımda boyum kadar topuklu ayakkabı, zıp zıp atlayıp oynayıp kurtlarımı dökiyim bari deyince, tüm gece kramplar girdi bacacıklarıma uyuyamadım.

Pazar günü sevgilimin taşınan evini yerleştirme yardım ekibine katıldım. Sabahın 8’inde kalkıp düştüm yollara ama öğlen saat 3’e kadar eve alınmadım, eşyalar o bu geliyo, ayak altında olmıyım diye heralde.

Pazartesi deli gibi regl oldum. Normalde gece gram gelmeyen kırmızı nehir olmuş taşmış, o derece. Bi de karnım ağırmaz benim regl döneminde ama bu sefer nasıl kötü, yumruklar geçirilmiş karnıma sanki, kıvranıyorum.
Yeni iş için belgeleri toparlamam gerekiyodu bi de, ordan oraya gittim durdum öğlene kadar. Savcılık, nüfus müdürlüğü, noter (3 imza için 20 TL’mi aldınız ya...), sağlık ocağı, hatırlamıyorum başka ne vardı.

Ve artık ölüyorum yorgunluktan. Sabah gözümü açınca yorgunum diye bağırıyor tüm kaslarım.
Haftasonu da doğumgünüm. Yine yorulucam.
Ve Pazartesi yeni işime başlıyorum ben!!! Bi dinlenseydim keşke.

Koptum bi de şimdiki işlerden. Çalışamıyorum. Bitti benim için burası resmen, zaman doldurmaya geliyorum.
Herkes geç git işe nolucak son haftan artık. Zaten tatil paranı kesiyolar, 1 haftalık maaş da almıcaksın, ne kasıyosun, geç git bari, dese de, ben 8.45 gibi işe gelip ancak 15 dakkalık gecikmeyi göze alabiliyorum. Diğeri bana uymuyo nedense. İşten ayrılıyo olabilirim ama cıvımanın alemi yokmuş gibi geliyo bana.

Neyse işte... Sonuç olarak yorgunum. Yok mu bunun bitkisel ilaçsal çözümü falan? Hani yutuyosun hoooop gitti tüm yorgunluk. Yeniden doğmuş gibi oluyosun. Yok mu böyle bişi??? Yoksa yakında şu fotoğraftaki gariban gibi olucam...