28 Mart 2011 Pazartesi

küçük sırlar

Ben bu küçük sırlar dizisini denk geldikçe izlemeyi seviyorum.

Gerçi zaten nasıl takip edilebilir bilemedim, ne zaman denk gelsem başka bir gün ve yine de yeni bölüm. zırt pırt değiştiriyolar sanırım gününü.

Neyse, seviyorum işte izlemeyi. Şimdi bunlar daha yeni liseden falan mezun oldular ya, nasıl bilmişler, nasıl manken gibiler. Sırlar, entrikalar falan gırla.
Kendimi hatırlıyorum, nasıldım ben o zamanlar diye. Çocuktum bee. Bak fotoğraflarıma, valla suratımda hala çocuk ifadesi:p

Ama galiba yeni nesil bunlar. Yeni nesil dediğime bakma aslında, ben mezun olalı ne kadar oldu ki daha ama demek dünya çabuk değişiyor. Demek artık lise öğrencisi deyince bizim gibiler gelmiyor akla.

O değil de eşşek kadar oldum ben hala öyle giyinip süslenip, kafam kadar topuklu ayakkabılarla tıkır mıkır yürümüyorum.
Diziyi izleyip izleyip monotonluğuma yanıyorum. Hafta içi pert halim zaten. Haftasonu gelsin artık diye dua ederken haftalar aylar geçiyor farketmiyorum Yaşadığımı hissettiğim tek zaman diliminde, haftasonunda da bütün gün nerdeeee öyle tıkır mıkır dolaşmak. Boşver evden çıkma, yat deseler, yatarım bütün gün. Öyle paçoza bağlama eğilimindeyim.

Sonra bu diziyi izliyorum işte, vay beee, gerçek mi lan bunlar diye. Ama biliyorum gerçek. Örneği var. Facebook'umda da ekli bir kaçı. Bi bu diziyi izliyorum, bi girip onların fotoğraflarını inceliyorum.

Vallahi gerçek.


Bak yine gaza geldim. Yarın sabah bi 10 dakka önce kalkabilsem de işe gitmeden önce saçıma adam gibi bi şekil versem bari. Hani düzleştirsem falan.

Kısmet bakalım.

21 Mart 2011 Pazartesi

kia kia kia

Çok sıradan bi reklam biliyorum ama izlemeyi seviyorum. Kia Kia Kia!!!

Şimdi daldan dala atlıyıcam birazdan.
Pazarlama iletişimi eğitimi aldım. Reklamları izlerken artık, bu reklamın içgörüsü nedir, yok efendim marka karakterine uygun mu, ne hissettim, beynim ne diyo vs vs topiklerle izliyorum reklamları.

Bu reklam da böyle sıradan mıradan ama nasıl mutlu oluyorum izlerken. Perhaps perhaps perhaps'ın müziğini Türkçe sözlerle kullanmışlar. Ama o değil mutlu eden beni. Şarkıyı mutlu ve neşeli söyleyen insanlar.
Ağızları kulaklarında söylüyor reklam filmindeki oyuncular şarkıyı.
Bence mutluluğun en çok hissedildiği durumlardan biridir ağız kulaklardayken şarkı söylemek.

Nil Karaibrahimgil'i de bu yüzden çok severdim ilk zamanlarında. Bütün şarkılarında hissiyatı dudaklarından çıkan sesin tınısıyla anlaşılıyordu. Hala da öyle sanırsam..

Hani şimdi facebookta ordan oraya dolanan bi şarkı var ya ZAZ - Les Passants, hani sokak performansı.
Nasıl mutlu kız şarkıyı söylerken, eminim izleyen herkes bi yerden sonra farketmeden gülümsemeye başlıyodur.
Ben her seferinde salak bi sırıtışla tamamlıyorum şarkıyı.

Böyle hisseden başkaları da vardır di mi? Çok güzel bir duygu