16 Nisan 2014 Çarşamba

uzun bir aradan sonra...

Ne uzun olmuş yazmayalı, bir buçuk yılı geçmiş.

Koşuşturmacalarla geçti gitti, evlendim ben, 8 ay oldu.
Evliliğe bu kadar zor alışacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Evlilik sonrası depresyonu diye bir şey varmış, yeni öğrendim. 
Biriyle yaşamak değil benim için problem, yaşamayı en çok istediğim insan O olduğu için evlendim.
Benim sorunum alışkanlıklar... Küçükken silgisini bile bitmeden ya da kaybetmeden değiştiremeyen bir insandan bahsediyoruz. Evini, hayatını, düzenini, yıllardır uyuduğu odasını değiştirmek kabus gibidir. Kabus gibiydi... Benim evim yerine aylarca O'nun evi dedim. Benim evim uzakta yatağım ise eski odamdaydı. Ne kadar yıllar geçirmiş olursan ol, O'nun evinde kalırsan kal, istediğinde "Ben eve gidiyorum" demek büyük özgürlük gibiydi ve artık benim evim neresiydi?

Bir kaç ay sonra geçti bunlar... Böyle okuyunca ne bok yemeye evlendin diyosun dimi:) Yok, yok bunlar benim takıntılarım. 
Bilinç altımda ne olduğunu biliyordum aslında ama onu yüzeye çıkarıp kendimi rahatlatamıyordum. Hala da tam beceremiyorum sanırım.  

Ben evlenir evlenmez annemle ilgili o kadar çok sağlık sorunu çıktı ki, sanki bana en çok ihtiyaçları olduğu dönem onları yalnız bırakmış gibiydim.Sanki ben evde olmasam hiç bir şey yolunda gitmeyecek, başlarının çaresine bakamayacaklar gibi. Yok böyle bir şey biliyorum ama annem en çok benimle dertleşince rahatlar... ve ben yokum... ve o hasta...
Bunu o kadar çok kafama taktım/takıyorum ki, ufacık bir şeyden mutlu olduğumda vicdan azabı çekiyorum.Een ufak bir sorunda - annemin sesi kötü çıkmış olsun, babamla/ablamla tartışmış olsunlar vs.- moralim bozuluyor, ağlıyorum falan.
Şimdiki zamanla yazıyorum çünkü hala tam düzelmedi bunlar. Azaldı sadece... 


Oysa O'nunla yaşamak çok güzel. Akşam eve gidince günümü O'na anlatacağım için, akşam O'na sarılıp uyuyacağım için, birlikte uzanıp film izleyeceğimiz için, salak salak gıdıklamaca oynayıp dakikalarca güleceğimiz için, daha bir sürü önemsiz ama vaktimizi güzelleştiren şey için O'nunla yaşamak çok güzel. 

Bu konular üzerine, neden bu kadar depresif olduğum üzerine o kadar çok düşünüm ki... En büyük nedeninin aileyle yaşamak olduğunu düşünüyorum.
Aileye bu kadar bağlanmamak gerekir. 27 yaşında evlendim. 27 yıl boyunca aynı insanlarla yaşadım ben. Üniversiteyi de İstanbul'da okudum, hiç kendime ait, didindiğim, uğraştığım bir hayatım olmadı.
Sonra pat diye tamamen değişti her şey. Benim gibi alışkanlıklarla ve bir çok monotonlukla yaşayan biri için oldukça zor bir dönem.
Çocuğum olursa bir gün, çocuk üniversite yaşına geldiği gibi "hadi bebişş bayyss" diyip göndermeyi düşünüyorum evden. Kendi yaşasın, hayatı bir çok nedenle değişip dursun ki, ne ben annem gibi çocuğumu özleyeyim, ne çocuğum benim gibi alışma zorluğu çeksin.

Böyle işte... Daha iç açıcı, güzel bir şeyler yazmak için gelmiştim aslında ama başlayınca bunlar döküldü...
Artık güzel cümleler de bir sonrakine...

Muguet.