3 Ekim 2011 Pazartesi

Hazret-i Sultanım

Ben lisedeyken bir Safiye Sultan furyası vardı. 3 kitap mıydı neydi. Bir kitaba bağlanmaya görsün, yemelerden içmelerden kesilen bendeniz bu 3 kitabı nefes almadan okudum bitirdim. Okuduğum her kitaptan göreceli de olsa mutlaka etkilenme halimden bu seri de nasibini aldı ve okulda haftalarca sarayda yaşayan bir cariye edasıyla dolandım durdum.
- Yürürken eteklerimi hafif hafif kaldırıyordum.
- Tarihi zaten çok severim ama Osmanlı'nın bu kitap sayesinde ayrı bir de yeri vardır gönlümde, Topkapı Sarayı'nı, sırf okuduğum kısımları hayalimde canlandırmak için, kaç defa daha ziyaret ettim.
- Kulakları çınlasın pek bi sevdiğim Tarih hocama "Paşa Baba" diye hitap ediyordum...Tabi ki yüzüne karşı değil :)

Böyle bir hayallerde bir hülyalarda yaşıyordum. O zamanlar Safiye Sultan'dım ben, heheyy ne entrikalar yapabilirim ben beee, diye için için böbürleniyordum.

Derken daha beteriyle karşılaştım!!!

Kim mi?
Ayol kim olacak HÜRREM tabi ki!

Lise günlerimin üzerinden kaç yıl geçti, ben o kitapların üzerinden kaç kitap okudum, kaç kitaptan daha etkilendim, kaçını hayallerimde kendi hikayem yaptım ama gel gör ki yine bir saray kadını aldı götürdü ben Osmanlı saraylarına.

Muhteşem Yüzyılla zaten kendimden geçmiş durumdayım. Bir de Moskof Cariye Hürrem'i okumak hiç iyi gelmedi bana.
Okurken kah Halit Ergenç - Meryem Uzerli ikilisi canlandı gözlerimde kah ben ve canım sevgilim...
Rüyalarıma giriyor blog, zehirli kadehler uzatılyor bana, casuslar etrafımda dolanıyor, ben bi işler çeviriyorum.
Canım sevgilim askerde, ben Süleyman'ımı savaşa göndermiş gibi vakur dolanıyorum etrafta. Üzülmek mi, ne üzülmesi, yiğidimin zaferle döneceği günü bekliyorum. Böyle hissediyorum valla kaç gündür.
Telefonum çalıyor, bakıyorum asker numarası, "Hazret-i Sultanım, bu kulunuz sizi çok özledi, yokluğunuzda nefes alamaz, bir kusurumuz mu var ki yüzünüze hasret kaldık" diyerek açmamak için çimdikliyicem yani kendimi o derece.

Hele o Hazret-i Sultanım demeleri yok mu kadının. Kitabın adını böyle değiştirmek istiyorum. Bir Hazret-i Sultanım çıkıyor ağzından, sevgi, aşk, ihtiras, ihanet, hırs, entrika ne ararsan var. Herşeyi barındırıyor ama öyle de güzel çıkıyor işte o ağızdan. Yani ben okurken hep böyle hayal ediyordum.
Sonra da,
Safiye! kız senin ki de entrika mı? İyi belleyememişsin sen Hürrem'i, diye geçiriyordum aklımdan. Ah biraz çalışsa kafam, kadın veziri paşayı parmağında oynatıyor, ben kariyer basamaklarında atlaya zıplaya ilerlerdim valla...

Hiç yorum yok: