15 Mart 2012 Perşembe

kişisel izlenimler

Ben aslında neşeli bir insanım. Valla. Çok gülerim, eğlenirim, insanlar da sıkılmaz yanımda, eğlenceli bi insan olarak bilinirim hatta.
"Ne kadar güler yüzlüsün!" çok sık duyduğum bir cümledir mesela.
Yapmacık da değil. Ben gülmeyi severim, eğlenmeyi severim. İnsanları eğlendirmeyi severim.

Ah ama kendi içime dönünce depresif kısım görünmeye başlar. Olaylar üzerinde çok düşünüyorum çünkü, incecik kısımlara takılıp kalıyorum.

Yıllarca günlük yazdım durdum. Günlük dediysem, hergün değil de, işte kendimce önemli olaylar olduğunda.

Sonra bir baktım. Ne zaman üzgünsem, mutsuzsam sayfalar dolusu yazmışım. Mutluluklarımı küçük paragraflarda sınırlamışım.
İçimi dökmem gerekiyorsa yazmak çok iyi geliyor bana. Hiç bir şey yapamazsam sahipsiz mektuplar yazarım. Yazdıkça akıp gidiyor çünkü.
Mutluyken tam tersi. Üzülüyorum. Çünkü zaman geçtiğinde yazdıklarım hep depresif şeyler oluyor. Oysa ben okudukça tekrar gülümsediğim yazılarım da olsun istiyorum.


Ne yazmak için başladım, nereye geldim yine yaa.. Bu blogda da öyle oldu. Genellikle şikayet ediyorum, dert yanıyorum bir şeylerden. Çoğunlukla öyle durumlarda yazıyorum.
Bir önceki postu yazdım yazdım, sonra da pişman oldum.

Halbuki yazacak ne güzel şeylerim var. Var ama ben ufacık bir yorgunluk ve bezginlik anında her şeyi unutup şanssızlığıma inanıp, küsüyorum.

İşte yani, bu post bunun içindi, özet olarak, ben aslında o kadar da mutsuz değilim blog.


Mutlu ve güzel günlere...

Hiç yorum yok: