Havalar ısınıyor. Isındıkça benim bütün kış burnumda tüten ama yaza doğru iyice artan Manastır özlemim su yüzüne çıkmaya başlıyor.
Daha önce bahsetmiştim;
ve minik minik diğer yazılarda da...
Orası çok özel benim için, küçük hanfendinin küçük evi orası. Minicik. Ama gerçekten minicik.50 metrekare. Gerçi evin içinde geçirilen vakit o kadar az ki, fazla bile geliyor. Veranda varken, kıyıdaki banklar varken, islele varken insanın canı eve girmek mi ister.
Nasıl huzurlu bir yer. Ayak bastığım an ruh halim değişiyor. Stres küpü olan beni bile bir anda sakinleştiriyor. Orda herşeyin çözümü var. Bıkmadan yaşarım orda, yeterki sevdiklerim orda, yanımda olsun.
O, yanımda olsun.
O, yanımda olsun.
Sakinliği ayrı güzel, fırtınası ayrı. Fırtınadaki kokusu apayrı. Saatlerce oturup şu görüntüyü izleyebilirim, dalgaların hışırtısını dinleyebilirim
Bir kaç hafta da geçse hıphızlı da, haftasonu seferleri başlasa. Geçen yıl çok az gittim diye bütün bir kış hayıflandım durdum. Bu sefer daha sık gitmeliyim.
Kokusu burnumda tütüyor.
Muguet.
Muguet.
3 yorum:
Cok guzelmis. Yazdiklarinla birlikte gozumde canlandi.. Yaz gelsin artik
:)) hem de nasıl güzeldir, avşa adası çok da uzak değil, eğer gidersen manastıra uğra mutlaka:)
aaa Avsa mi orasi? Cok kucukken gitmistim ve alnimin tam ortasi yarilmisti. Kotu anilarim var orada, bi daha da hic gitmedim :))
Yorum Gönder