7 Temmuz 2010 Çarşamba

kırmızının tatile düşmanlığı

Regl dönemi ergenlik çağımın en “kadın” zamanlarıydı. Her regl oluşumda daha bi kadın hissederdim kendimi, daha özel, nerdeyse daha seksi diyicem, ıyyyy iğrenç diyiceksin diye susuyorum demiyorum.
Ortasondaydım ilk kez olduğumda. Spor yaptığım için geç olmuştum ben, etrafımdaki herkes regl sancılarından bahsederken, ben o sancıları bile başımın tacı yapacak konumdaydım. Her gece dua ediyordum desem abartmış olmam heralde “Allah’ım noluurr artık hastalanıyım ben de yaaa” diye..
Aahahha bi de şu göğüsler büyümeye başladığında üzerlerine bir şey kapatma olayı var ki… Anam ne salakmışım, geleceğimi kararttm resmen diye hala yanar dururum, ama o sonra…

Neyse… sonra bi Cumartesi, saat gece 12’ye geliyo, ertesi gün anneler günü, salak bir duygusallık var o yüzden üzerimde. Ayaklarımı koltuğun tepesine dikmiş film izliyorum. Meğer o salak duygusallık aynı zamanda regl olacak olmanın verdiği, sonradan baya bi tanıdık olacak ezik duygusallıkmış. İşte ben öyle film izlerkene içimden böyle ılııık ılık bişiler aktı gitti. Ama öyle böyle değil, her zerremde hissettim ,o kadar yani… “Aha” dedim, “valla geldi!” Nasıl mutlıu oldum ama, görmen lazım, yerimden de kalkmıyorum bi de, böyle yüzümde salak bi gülümseme, malak gibi yatıyorum orda.
Film bitti, ben ağır çekimle gittim tuvalete, anı anına hiçbir şey kaçmasın amacım. Her saniyeyi hissedeyim. Neyse baktım kiloduma, zaferrrr!!!! Valla kan var, olmuş, başarmışım!! Böyle hissediyordum yemin ederim, ben neyi başardıysam artık.
Herkes bu anı anlatırken der ya hani, “ağladım, napıcamı bilemedim, annemi çardım vs…” diye. Ben dolaptan aldım bir ped, gururlu bir sesle annemden yeni bir çamaşır istedim. Hallettim işimi falan. Çıktım, gittm annemin yanına, zafer kazanmış komutan edasıyla söyledim durumu…
Ne mutlu saatlerii yaa… Ertesi gün ananemlere gittik işte, anneler günü ya… Anneler gününü kutlamadan kimsenin, ilk gördüğüm teyze, yenge, anane, yani bilimum kadın akrabaya verdim müjdeyi…

Yıllarca da hiç şikayet etmedim. Herkes yakındı, bıktı ondan, ben hala," ben onlayken mutluyum, kendimi iyi hissediyorum" deyip durdum… Yıllarca… Bir kez bile aksini söylemedim.

Gel gör ki, şimdi o çek sevdiğim kırmızı yelloz arkamdan vurdu beni!!!
Lan tatile gidicem, 3 gün önce gelmesi gereken kırmızı hala yok ortada… Bak, diyorum, Cuma gecesi yola çıkıcam diyorum, bari gelişinin ilk 3 gününü İstanbul’da kutlayalım, tatilde mavi denizden ayrı kalmıyım diyorum ama nerdeeeee!! Tın tın. Nato mermer nato kafa…. Bak yarın Perşembe olucak hala yok ortada…
Naapsam bilemedim. Geciktirici almak istemiyorum. Ama deniz orda masmavi beni beklerken ben sıcağın altında serinleyemeden pişmek zorunda kalıcam, onu da istemiyorum...

Diyiceğim o ki; bunca yıldır aramızda geliştirmeye çalıştığım dostlık yalanmış meğer. Meğer o kimsenin dostu olamazmış. Dışlayalım onu ey kadınlar! Dışlayalım yok olsun. Pis şey… Renginde meymenet yok zaten. Valla hiç sevmem normalde ben kırmızıyı… Bi bunu severdim, o da nankör çıktı, yok etti kendini...

Hiç yorum yok: