21 Eylül 2010 Salı

mutlu olmak varken bu dünyada

Hayat ne kadar garip.

Aslında garip değil yaa, insan kendini motive etmeyi bilsin sadece. Bir de biraz, soruna ya da sorunlardan en azından birine yönelip çözüm bulmaya çalışsın.
Daha sonrasında serviste eve giderken kurulan birkaç küçük hayalle mutluluktan ağlama raddesine gelmiş olduğuna şaşıyorsun. Ya da Allah’a şükrederken buluyorsun kendini ve yalvarırken “Lütfen korumama yardım et elimdeki güzellikleri” diye.

Veya şaşırtıcı bir şekilde az olan trafikte eve 15 dakika erken gitmek kocaman bir gülümseme yaratıyor yüzünde. Hergün 1 buçuk saat süren yol o gün 1 saat 15 dakika sürmüşse akşamın en az 1 saat uzamış gibi geliyor çünkü sana.

Sonra bir bakmışsın gece huzurla uyumaya başlıyorsun. Hani nerde sabahki sıkıntı? Uçmuş, ne güzel.
Yeterki sıkıntının uçmasını iste, o bir şekilde gidiyor.

Kendini motive edebilen bir insan değilim, hiç değilim hem de. Karamsarım, bardağın boş kısmını görmekte, kuşkularla kendini yemede üzerime yok.

Ama bazen, saçmasapan bir olay ya da sadece O’nu çok sevdiğimi bir kez daha hissetmek bile motive ediyor beni. O zaman kendimden umutlanıyorum.

İçim yeşeriyor…

Çünkü kendine iyimser bir gözle bakmaktan daha kolay bir mutluluk yolu yok dünyada.

Hiç yorum yok: