23 Haziran 2010 Çarşamba

bazen ben mi insanları tanıyamıyorum diyorum ya da hala çok safım

Hani şu yazımda bahsettiğim şirketin karaktersiz tipleri vardı ya, onların ele başısıyla bugün bütün gün toplantı odasında çalışmak zorundaydım.
Böyle muhabbet o bu derken, adamın bambaşka bi yönünü keşfettim. Ben ki bu insan için kelimenin tam anlamıyla “kötü” ifadesini kullanırdım, bahsettiğim ota boka her şeye kötü deriz ya, öyle değil, safi kötü. Çıkarı olmadığı halde, sadece kötü olmak için “kötü”.
Neyse bir an dedim, lan harbi tanımıyo muyum insanları acaba? Yoksa ben mi çok safım da bi anlık yakınlıkla hemen eritiyorum buzları, değiştirebiliyorum düşüncelerimi?
Ama öyle oldu işte. Bi an sanki kendine özel bir şeyi benimle paylaştı. Dolaylı olarak ortak bir noktamız vardı. Ben bir an için kendimi onun yerine koydum. Ve işte olan oldu, aklımdan geçti işte; acaba o kadar da kötü değil mi?
Bu düşünceler benim sonum olabilir yaa, o kadar diyim sana. Bir kere böyle düşündüm ya, ne sorsa içten içten cevaplarım artık. O benimle özel bir şey paylaştı, ben tutar bütün özelimi anlatırım, o derece. Aleyhime mi kullanır, başıma dert mi açar, gidip arkamdan dedikodumu mu yapar, güler mi kötü kötü “ha ha haa” diye. Bir düşün be, düşün bi. Ama hiiiç.. Bir tanesini bile düşünmem. Salak mıyım acaba diyorum bazen. Zeki diye geçinen aptallardanım galiba.

Böyle işte.. Çözemedim şimdi.. Sevsem mi bu adamıııı sevmesem mi...

Hey insanlarrr!! Allah için çıkarın atın şu maskelerinizi de bir rahat yaşayalım ama yaa. Yeter yani, paranoyak oldum.

Hiç yorum yok: