28 Haziran 2010 Pazartesi

midyattaki pirinci istiyorum!

Kalbim durucak sanki. Dayanamıyorum.
Cuma girdim sınava, hani gece üzerime üzerime geliyo o kodlar diyodum ya, aklımdan hiç gitmemişler saolsunlar, yapmışım sınavı, iyi geçmiş. (içeriden bilgi aldım:p)

Ama sonrası tam bir işkence oldu benim için. 2 kişiyiz. O da alınabilir ben de, hatta belki ikimiz de. Bugün yarın belli olucak. Cuma akşamı nasıl ağlıyorum aman allahım, görmen lazım. Tepiniyorum bildiğin. Çünkü bir anda deli gibi bir korku bastı beni. “İki kişi arasında kalındıysa kesin o alınır ben değil” diye.
İkimiz de alınsak keşke. Yoksa onun için de üzülücem. Ama olmazsa kendim için inanılmaz kahrolucam. Dayanamıyorum çünkü, öyle bir kaptırdım ki kendimi. Görsen bu kız orda çalışmıyo mu zaten yaa? Dersin. Benim şirketim orası oldu bir anda da ben burda misafirim gibi sanki.
Çok kaptırdım. Çok korkuyorum. Olmazsa kazığın üstüne oturcam sanki. Öyle canım acır yemin ederim.

Sabredemiyorum. Aşık olmuş gibiyim böyle, aynı semptomları yaşıyorum. İçim kıpır kıpır, gözlerim yanıyo, sinirlerim alt üst oldu, nasıl stresim nasıl sinirliyim. Sürekli bir yalvarma halindeyim “Allah’ım nooolurrsunnnnn lütfeeennn” diye.


Haber gelse de rahatlasam. Sevinceksem hayvan gibi naralar atıp sevinsem, üzülceksem oturduğum kazığa ağıtlar yaksam. Ama bitse şu süreç...
Yoksa zaten belirsizlik yüzünden, adam gibi hiç bi iş yapamadığım için burdan da kovulucam o olucak yani. Ne bulgur kalcak elde ne pirinç...

Hiç yorum yok: