28 Haziran 2010 Pazartesi

bi damla gülücük...

İşini güler yüzle yapmayan insanlara sinir oluyorum. Hani primle çalışırlar mağazada götünün dibinden ayrılmazlar “yardım edeceğim bir şey var mı?” “Elinizdekileri alıcak mısınız? Yardım ediyim ben kasaya götüriyim” diye. Ama yoksa prim mirim. Soru sorduğunuza soracağınıza pişman ederler sizi;

- Sadece alt bikini olarak bi tek bunlar mı var?
- ----- (Cevap yok)
- (iç ses) Hımmm.. bunlardır heralde. Neyse iyice bakiiim bari, arada siyah vardır belki.
Bi dk sonra hala siyah ipli bulunamamıştır.
- Pardon, ipli siyah bikini depoda falan var mı? Burda normaller kalmış sadece?
- ----- (Yine cevap yok?
- Pardoonn?? İpli siyah bikini?? Yok mu?
- Hımm. Ordakiler sadece.
- Peki gelicek mi yakında falan?
- Gelebilir.
- Anladım. Peki süre verebilir misiniz? Yani 2 hafta içinde gelir mi sizce?
- Bilmiyorum.
- ?!?:S

Dövesim geliyo o kadını orda. Bilmiyo olabilirsin tamam, ama öyle kıl mı cevap verilir? Bi gülümse en azından, yine mal mal konuş ama gülümse azcık ki mallığını örtsün.
Hani anlarım, insanın kötü günüdür, kötü bişiler olmuştur, suratı asıktır ama öyle bir şey de yok. Ne zaman gitsek öyle kadın. Meymeneti kaçmış gitmiş.
Ben ki iki gülse yüzüme kanka olurum orda, anam anam aklına gelen hayır duaları okuyan teyzelere benzerim bildiğin.

----------

Haftasonu biricik Cici'nin doğumgünüydü. Hatun pasta sevmiyo ama. Hadi dedik bu sıcakta yenmez zaten şimdi ağır gelir, ama doğumgünü namına bişiler de yapmak gerek yani. Bari gidiceğimiz yere geçmeden bi pastacılık oyunu oynayalım.

Girdik İstiklal – Galatasaray Lisesi’nin ordaki Özsüt’e. Orda bi kadın var, böle nasıl pozitif ama. Atladım direk yanına. “Yaaa pardooon, şimdi bizim bi arkadaşın doğumgünü, kendisi de yolda geliyo, ama pasta sevmiyo. Biz dedik ki şimdi şöle bişi yapsak, hani yaz ya, işte dondurma siparişi versek, limon çilek sever kendisi, işte sonra o dondurmanın üstüne yazsak iyi ki doğdun kuş, diye. İki tane de mum lütfeeen, olur mu yapabilir misiniz?” böle karman çorman sırası şaşmış bi şekilde anlattım kadına durumu.
Kadın elinden gelen çözümü üretti bize. Neyse geldi Meriva hanım, oturuyoruz, sipariş vercez, aşağıda hazırlanıyo pasta değeri yüklenmiş dondurmamız. Ama o da ne hanım kızımız “limon vişne” seviyomuş , çilek diil. Neyse ben bi çişe gidiyim diye kalktım yanlarından.
Gittim durumu yine bi özet geçtim, vişne olsun noolur çilek diil diyerekten.
5 dk. İçinde getircez dediler. 15 dakka geçti nerdeyse.Ben aman unuttular, tüh derken baktım geliyo biri, mum sönmesin die uğraşarak. Meğer kup köşeli olduundan üzerine yazı yazamamışlar onlar da kocaman bi tabağa kupu koyup, tabağın üzerine kivi ve çikolata sosuyla yazmışlar iiki doğdun kısmını. Meğer ondan gecikmiş yani....
Bi de böyleleri var işte. Kadına giderken “Ay çok saolun, kolay gelsin, görüşmek üzere” gibi bilimum samimi ayrılık cümlerini saydım.

Diyeceğim o ki (Sanırsın ki şimdi yılın en iyi konu toparlayıcılığını yapıcam ama yok öyle bişi, geri çek beklentilerini); Güler yüz önemli. Kendi gününü de aydınlatıyor karşındakine de pozitiflik veriyor, ben böyle bi mutlu huzurlu çıkıyorum ordan.

Bir de Kuş iyi ki doğdun lan...

2 yorum:

Sequoia dedi ki...

beni de sinir eder böyle mal insanlar..Bizim burası bir de turizm bölgesi aynı dili konuşuyorsan sen 2. sınıf insan muamelesi görüyorsun bir dükkana girdiğinde direk bir şey almıycak nasılsa bizim dükkanımız çin malı çakmalardan alacak turistler için bakışlarıyla karşılayıp öyle uğurluyorlar seni..

küçük evin küçük hanfendisi dedi ki...

halbuki biraz akıllı olsalar, ben o kadar çok bişiler aldım ki öylesine girdiğim yerlerden, sırf pozitif elektiriğin verdiği gazla...

hiç yakışmıyor maalesef, işini yapıyosan herkes eşit olmalı, diğer türlüsünü benim aklım almıyor.